Hakkında belge olmayan ya da yeterince araştırılmayan ancak halk arasında sözlü olarak konuşulan, rivayete konu olan birçok olaylar vardır. Bunlardan biri de Kavraz köyünde 1800'lü yıllarda gerçekleştiği rivayet edilen bir konudur.
Kavraz köyü, Hisarkaya, Yanıkmerek, Başyurt, Pinti, Zıvaslı ve Abadan yaylalarından müteşekkil bir yer olup cumhuriyet dönemine kadar köy statüsünde idi. Kavraz köyüne ait 3 Ekim 1937 tarihinde düzenlenmiş olan mülkiyet hesap cetveline göre köyde, Asarkaya (Hisarkaya yaylağı) mevkiinde 32, Aşağı Abadan (Alaat Yaylası) mevkiinde 20, Başyurt (Başyurt Yaylağı) mevkiinde 1, Camış Çorağı (Çambaşı Yaylağı) mevkiinde 14, Çayan Yurdu (Hisarkaya yaylağı) mevkiinde 9, Çaçen Bükü (Hisarkaya yaylağı) mevkiinde 5, Kümbet (Pinti yaylağı) mevkiinde 4, Orta Abadan (Orta Yaylağı) mevkiinde 14, Pinti (Pinti Yaylağı) mevkiinde 39, Yanıkmerek mevkiinde 1 ve Zıvaslı mevkiinde 49 olmak üzere 11 ayrı mevkiide 188 vergi mükellefinin ve arazilerinin hususiyetleri ile birlikte kayıtları bulunmaktadır. Kavraz köyü arazi tahrir defterinde bulunan ve 29 Mayıs 1939 tarihinde tamamlanan cetvellere bakıldığında arazilerin hudutlarıyla birlikte tespit edildiği ve 262 parçadan oluşan arazilerin toplam büyüklüklerinin 2991,1 dekar olarak deftere işlendiği anlaşılmaktadır. Kavraz köyünün alanı Alaat, Orta ve Zıvaslı yaylakları hariçte kalmak üzere Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından 10 Nisan 1987’de Belediye mücavir alanı olarak onanmıştır.
Rivayete geçmeden önce şunu belirtmek gerekir ki, Osmanlı'da 18. yüzyıldaki ağalık ve derebeylik sistemi 19. yüzyılda da etkisini artırarak devam etmiştir. Otorite boşluğu ve itaatsizlik nedeniyle ayaklanmalar çıkmış, bu ayaklanmalardan Giresun, Trabzon ve Gümüşhane havarisi de etkilenmiştir. Çayan Ağa'nın bu isyancılarla bir irtibatının bulunup bulunmadığı bilinmemektedir.
Rivayete göre, o dönemde Kavraz köyü Ağası Çayan Ağa diye biri idi. Çayan Ağa çok güzel bir ata sahipti ki atın ünü etrafta pek nam yapmıştı. At birkaç saat içerisinde Şebinkarahisar'a, Gümüşhane'ye gider gelirmiş. Mübalağa etmek gerekirse ekmeği soğumadan Kavraz'a getirebiliyormuş. Ağanın atının ünü ta bölge valisinin bile kulağına gidince vali bu atı merak etmiş. İki asker gönderip atı Çayan Ağa'dan almak istemiş. İki asker yola koyulmuşlar. Köye gelen askerler Ağanın oğlu ile karşılaşmışlar ve atın kendilerine verilmesini, bunun valinin bir emri olduğunu ifade etmişler. Çocuk ise olmaz diyerek ne ben ne de babamız atı sizlere vermez demiş. Askerler çocuğu tartaklamışlar. Çocuk koşarak tarlada çalışmakta olan babasına yaklaşmış ve babasına çağırmış. Sesi duyan Çayan Ağa oğluna ne olduğunu sormuş. Oğlu da iki askerin geldiğini bizim atımızı vali istemiş. Valiye götüreceklermiş haberini vermiş. Ağa hemen tarladan çıkarak aceleyle iki askeri bulmuş. Askerlerden birisinin atın yanında bağını çözmekte olduğunu görmüş. O sırada yabancıları gören atın huysuzluğu tutmuş. O nedenle asker ipi kolayca çözememiş. Çayan Ağa olaya müdahale ederek atı size vermemiz mümkün değil. Derhal burayı terk edin demiş. Askerler ise bu bir vali emridir olmaz. Atı mutlaka alacağız demiş. Bunun üzerine Çayan Ağa ipi çözmeye çalışan askeri vurmuş. Öbür asker ise kaçmak durumunda kalmış. Ancak kaçan askerin bu olayı valiye intikal ettireceğinden endişelendiği için onu da vurmuş. Herhangi bir iz, işaret bırakmamış arkasında. Askerlerin ortada olmadığı, kayıp olduğu valiye intikal edince vali olayın araştırılmasını istemiş. Ağa askerlerin gelmediği acaba firar mı ettikleri izlenimi verilmiş.
Vali dilenci, fakir kılığında bu işi iyice araştırabilecek istihbarat bilgileri kuvvetli bir personelini Kavraz köyüne göndermiş. Dilenci köye gelerek arpa, buğday, harçlık vs. istemiş. Rast geldiği çocuklara iki askerin durumunu sormuş. Bilmeyen, söylemeyen çocuklar olduğu gibi hiçbir şeyden habersiz olayı olduğu gibi anlatan çocuklar da çıkmış. O nedenle haberi çocuktan al atasözü çok yerli yerindedir. Çocuklardan birisi askerleri Ağanın vurarak öldürdüğünü söylemiş. Dilenci kılığındaki istihbaratçı gerekli bilgileri almış. Ve oradan ayrılarak bu durumu rapor halinde valiye sunmuş.
Vali bu durum üzerine 40 kişiden müteşekkil bir askeri birliği Kavraz köyüne göndermiş. Bu kez vali hem Ağayı hem de atı getirin diye kati emir vermiş. Askerler köye çıkınca Çayan Ağa onları hoş muhabbet ile karşılamış, ikramda bulunmuş. Sabah halleder ve birlikte gideriz demiş. Onlara yatmaları için bir merek hazırlatmış. Misafir askerler yorgun argın uyurlarken Çayan Ağa gece vakitlerinde nöbetçiyi etkisiz hale getirmiş. Bulundukları mereğin etrafını ot balyaları ile istifleyerek otu ateşe vermiş. Askerlerin hepsi orada can vermiş. Buranın adı bu tarihten sonra Yanık Merek olarak adlandırılmış ve şimdilerde de öyle kullanılmaktadır.
40 askerin yanarak şehit olması büyük yankı uyandırmış. Bunun için geniş çaplı bir operasyon gerekli olduğundan Vali payitahta haber yollayarak durumu izah eden bir metin kaleme almış. Kavraz köyünde ayaklanma olduğu ve bastırılması gerektiğini ifade etmiş. Gerekli izin çıkınca valinin operasyon için hazırlık yaptığını duyan Çayan Ağa bütün mahallelerdeki aile büyüklerini toplamış. Onlara bugünden itibaren Kavraz köyünü boşaltmaları gerektiğini, başka yerleşim birimlerinde eşyalarının bir bölümünü saklayıp sonra alabileceklerini ve hele hele iki ailenin bile bir araya gelip aynı köylere yerleşmemeleri gerektiğini salık vermiş. Böylece Kavraz köyü boşaltılmış.
Osmanlı askerleri süvari birlikleriyle küçük at ve katırlarla taşıdıkları toplarla tepelerden köy ve mahalle içlerine operasyon yapacakken karşılarında isyancı bulamamışlar. Valiye isyanın bastırıldığını, sükûnetin sağlandığı bilgisini vermişler. Vali de durumu İstanbul'daki Osmanlı idaresine bildirmiş. Çayan Ağa'nın akıbeti ile ilgili net bir bilgi yoktur. Son bir not: Çayan ağa Kavraz'da yaşarken emrine itaat etmeyenleri obanın başındaki Asarkaya denilen yerden aşağı asarmış.
Okunma Sayısı: 772