Kekrede Geçmişten Dramatik Bir Kaza Olayı


1993 yılının Ağustos ayının 23'ü. Bir pazartesi günü. Sıcak mı sıcak, kuru bir hava. Tam da fındık hasat zamanı. Göçlerin bir kısmının yayladan getirildiği vakitler. 

Mahallemizin yetiştirdiği muallimlerden biri olan Hamza Günay Hoca yayladaki anne, babası ve çocuğunu almak için hazırlık yapıyordu. Kendisi Üçtaş'ta öğretmendi ama yaz tatilindeydi. O yazın temmuz başlarında 1967 model Ford minibüs satın almış ve satın aldığı minibüsün baştan aşağı onarımını yaptırmış, ayrıca da onu kırmızı renge yeniden boyatmıştı. Araba almanın heyecanını yaşıyordu. Araba o zamanlarda herkeste yoktu. Arabayı almasına almıştı ama şoförlüğe daha yeni alışıyordu. Mahalle içinde deneme sürüşleri yapıyordu.

O hevesle yayladaki anne, babası ve çocuğunu almak, onları göçürmek istemişti. Ancak ilk başlarda arabayı tek başına Kekre'ye götürmede tedirginlik yaşamıştı. O gün öncesinde yanında beraber gitmek için şoför aramış, yanımda dursun beraber gidelim demişti. Ama kimsenin müsait olmadığını görmüştü.

Şoför bulamayınca kendisi gitmeye karar vermişti. 23 Ağustos pazartesi sabahı son hazırlıklarını yapmış, kendisi ile gelecek olan listesindeki yolcuları da alarak öğleden sonra yola koyulmuştu. Arabanın içerisinde kız kardeşi Gülperi Yılmaz da bulunuyordu. Gülperi esasında kardeşinin yeni araba almasından dolayı uzun, zorlu yayla yolunda bocalayacağı konusunda içinde endişeler taşıyordu. Hatta Deregözü’nde bu durumu kız kardeşinin yanında dillendirmişti.

Araç Kavraz vadisi üzerinden yaylaya yönelmişti. Yolda giderken Hamza Hoca bir yandan şoförlük yapıyor, diğer yandan da yolculara ekmek, üzüm ikram ediyordu. Araç nihayet 17.00 sularında Kekre'nin üst tarafındaki Kertil gıranından görünmüştü. Gırana gelince kornaya basmaya başlamıştı hoca. Eskiden araba pek olmadığı için yaylaya gelen arabalar heyecanla karşılanırdı ve yaylaya girişte korna çalarlardı. Yayla ahalisinin bir kısmı da hemen toplanırdı. Onların akrabalarından gelenler olduğu gibi, gıda vs. ihtiyaç malzemeleri de geliyordu. Minibüs Kekre'nin üst mahallesindeki ilk virajda durmuş ve bütün yolcular araçtan inmişti. Sadece arabanın ön şoför mahallinde hocanın kız kardeşi Gülperi kalmıştı. Gülperi 200 metre daha aşağıdaki son durakta inecekti. Hamza Hoca yolcuları gönderdikten sonra tekrar arabasının şoför koltuğuna geçti. Bu esnada yaklaşık iki aydır yaylada olan oğlu Fatih, kız kardeşi Fatma’nın kızı Ayşe, kız kardeşi Gülperi Yılmaz'ın oğlu Faruk ve kız kardeşi Emine Keskin'in oğlu Mehmet Keskin de alt mahalleden koşarak arabanın olduğu yere gelmişler ve çocukluk hevesiyle hocanın arabasına binerek 200 metre yolculuk yapıp alt mahalleye ineceklerdi. Hamza Hoca kontağı tekrar açtı. Manevrasını yaparak arabayı hareket ettirdi. Arabanın virajı dönmesi gerekiyordu, ancak ilk manevrada dönüş sağlayamadı. Geri vitese dokunduğunu düşünüp gaza bastı ancak araç muhtemelen birinci vitese geçmişti ya da aracı bir şekilde kaydırmıştı. Araç virajı aşarak şarampole doğru hızla yuvarlanmaya başladı. Minibüs önden doğru takla atmaya başlamıştı.

Şoför ön koltuğundaki Gülperi'nin Hamza gidiyoruz kardeşim feryatları duyulmaya başlamıştı. Dört tane çocuk da ne olduğundan habersiz araç içerisinde o yan bu yan savruluyorlardı. Gülperi'nin feryatları uzun sürmedi. İlk taklada aracın ön camı kırılmadan olduğu gibi çıkınca Gülperi de camdan dışarı fırlamış ve araç altında kalmıştı. Sonra araçtan çocuklardan Mehmet dışarı fırladı. Ancak Mehmet'e hiçbir şey olmamış, korkarak koşup evine gitmişti. Daha sonra çocuklardan Faruk dışarı fırlamıştı. Faruk'un kollarında çizikler olduğu anlaşıldı. Sonra Ayşe araçtan fırladı. Bir uçurumun başına gelindiğinde Hamza Hocanın oğlu Fatih'in araçtan fırladığı görülmüştü. Ancak o kadar tehlikeli yerde kalmıştı ki karşı ki Kuzan obasından biri koşarak Fatih'i uçurumun kenarından kucağına alarak tekrar aşağı yuvarlanmaktan son anda kurtarmıştı.

Uçurumun tepesinden sonra nihayet en son olarak Hamza Hoca da araçtan fırlamıştı. Araç ta aşağıda Kuzan deresine indiğinde 400-500 metrelik mesafe almış ve hurdaya dönmüştü. 

Olaydan kısa bir süre sonra Kekre ahalisi hemen alana koşmuşlar ve yaralıları oldukları yerlerden alarak baba evine götürmüşlerdi. Ortalık ana baba günü gibi birden kalabalıklaşmıştı. İlk vefat eden Gülperi'nin cenazesinden yaklaşık 1,5 saat sonra Hamza Hoca son nefesini vermişti. Çocuklarda da yara bere izleri açıkça görülüyordu.

Artık evde iki cenaze vardı. Hamza Hoca'nın annesi Ayşe Günay oğlum gitti diye başlamıştı feryadı figana. Onun sesleri karşıki dağdan, Kertil gıranından ve Kuzan obasından duyuluyordu.

İki kişi vefat etmişti ya yaralılar. Kekre'de araba yoktu. Eyyüp'ün Ali (Bekar Ali) atına atlayarak hızlıca Kavraz'a doğru yol almaya başlamıştı. Bir süre sonra Kavraz'a vardığında orada da arabanın olmadığını, yalnız bir evin kapısında otomobil bulunduğunu görmüştü. Kapıya hızlıca vurmuş ve dışarı çıkan ve sonradan Tirebolu Ortacami köyünden olduğu anlaşılan araç sahibine durumu izah ederek yaralıların acilen hastaneye götürülmesi gerektiğini söylemişti. Apar topar aracına binen kişi akşam vakitlerinde Kekre'ye varmıştı. Çocuklardan Mehmet dışındaki diğer üç çocuk battaniyeye sarılarak taksiye konulup hızlıca hareket edildi. Araç köye vardığında Deregözü'nde kahvenin önünden geçerken millet dışarı çıkmış ve kaza yapanları götüren bu araç diye söyleniyorlardı. Araç önce Harşit'e, kısa süre sonra da Tirebolu’ya varmıştı. Faruk dışındaki Fatih ve Ayşe'nin durumunun ciddi olması nedeniyle onlar acilen ambulansla Trabzon Tıp Fakültesine gönderilmişti. Hemen ikisi de ameliyata alındılar. 

Gülperi ve Hamza Hoca için ise Gümüşhane'den savcının gelmesi beklenmişti. Salı sabahı otopsi yapıldıktan sonra öğle vakitlerinde iki cenaze köye getirilmişti. Mahalle halkı cenazenin olduğu Çıraklı mahallesine koşuşturmuşlardı. Gözyaşları sel gibi akıyordu. Bağırıp çağrışmalar her taraftan duyuluyordu. O akşam cenazeler bekletilmiş, Çarşamba günü ise öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından evlerinin arka kısmında yer alan bahçeye defnedildi. Onların vefatları uzun süre hafızalarda kalacak derin üzüntüler yarattı. Hamza Hoca vefat ettiğinde 1957 doğumlu olarak daha 36 yaşında gencecik bir muallimdi. Onun vefat haberi öğrencilerini ve eğitim camiasını çok üzmüştü.

Trabzon Tıp Fakültesinde acilen ameliyata alınan Fatih ve Ayşe yaklaşık bir ay hastanede kaldılar. Bu süre zarfında Fatih ikinci bir ameliyat daha geçirmişti. Doktor altı ay sonrasına kontrol vererek onları evlerine göndermişti.

28 yıl önce meydana gelen bu hazin kaza olayında vefat eden Hamza Günay Hocamıza ve Gülperi Yılmaz'a Allah'tan rahmet diliyoruz. Kazayı gerek yara alarak gerekse yara almadan geçiren dört çocuğa da (şimdi onlar belli birer yaşa geldiler) tekrar geçmiş olsun diyoruz. Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın.


Okunma Sayısı: 521