Belki bu tabir size yabancı geliyor olabilir. Esasında bana da ilk başta yabancı geldi. Ama araştırınca pek de yabancı olmadığını anlamak çok zamanımı almadı. Bu tabiri genç kuşaklar pek bilmez. Yaşı 60'ı devirenlerin hafızalarında ise canlı bir şekilde duruyor. Ben ise şal çekme meselesini sohbet esnasında duydum, içeriğini ise babamdan dinledim.
Sahi nedir şal çekmek? Koyun yününden elde dokunarak üretilen elbiselerin genel adı şaldır. Hazır kumaşın temin edilmesinin zor olduğu yıllarda mahallemizde ve çevremizde Şal Çekme yöntemiyle elbise dikilecek malzemeler üretiliyordu.
Öncelikle koyundan kırkılan yün yıkanıp eğrilerek ip haline dönüştürülmekteydi. Daha sonra genellikle evlerin kapıları ya da açık alanlarda 10-15 metre uzunluğundaki iki kazığa geçirilen ipliklerin, şimşir ağacından yapılan kılıç denilen aletle ayrıştırılarak yoğrulması ve el teması ile dokunarak yaklaşık 40 cm genişliğinde Şal denilen malzemenin üretimi gerçekleştiriliyordu. Şalın uzunluğu ise yapılacak elbiseye göre değişim göstermekteydi. Bu malzeme 40 cm genişliğinde ve yaklaşık 3 metre uzunluğundaki ağaçtan yapılan oluğun içerisine yerleştirilerek üzeri de ağaç kapak ile kapatılarak sert olan şalın yüzeyine temas ettirilerek sürtünmesi ve bu suretle yumuşatılması sağlamaktaydı. Bu duruma Şal Çekme adı verilmiştir.
Mahallemizde şal çekmenin en çok yapıldığı yer Çukurköy'de Rahmetli Eyüp Yazıcının evinin kapısındaki düzenekle gerçekleştirilmiştir. Yumuşatılması sağlanan şallar yöredeki terzilere gönderilerek genellikle erkek giyimi için ceket ve pantolon dikimi gerçekleştirilmiştir. Şaldan üretilen cekete aba, pantolona da zıpka adı verilmiştir.
Şimdilerde ise fabrika mallarının piyasaya bolca girmesi ve temin edilmesinin güç olmaması nedeniyle bu kültürden bir eser yoktur maalesef.
Okunma Sayısı: 802