"Akran Nezaketi Zirvesi Üsküdar Üniversitesi ev sahipliğinde yapıldı"
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Bir chatbot ile akran nezaketini öğretebiliriz.
Yorum Ekle
İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğü, Üsküdar Üniversitesi ve Üsküdar İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünün ortaklaşa düzenlediği Akran Nezâketi Zirvesi Üsküdar Üniversitesi Çarşı Yerleşkesinde gerçekleştirildi. Zirve kapsamındaki panelde nezaket, insan ilişkilerinin dönüşümü ve dijital çağın etkileri felsefi, nörobilimsel ve sosyolojik açılardan ele alındı.
Eski Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı, eskiden öğrencilerin 15 dakikaya kadar dikkatle dinleyebildiğini dile getirerek, Bugün geldiğimiz noktada gençlerin kaliteli dinleme süreleri yaklaşık 3 dakika. Sonrasında konuşanın saçına, gözüne, sakalına, bıyığına, elindeki kaleme, saate bakıyorlar, yani dinlemiyor, seyrediyorlar.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Bir chatbot ile akran nezaketini öğretebiliriz. Gençler yapay zekâ ve dijital ortamları çok seviyor. Sınıfta bir zorbalık ya da dışlanma yaşandığında öğrenci chatbot'a gelip sorusunu yöneltebilir. Bizim önerdiğimiz en temel şey, sen dili yerine ben dili kullanmak. dedi.
İstanbul İl Millî Eğitim Müdürlüğü, Üsküdar Üniversitesi ve Üsküdar İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünün ortak düzenlediği Akran Nezâketi Zirvesi Üsküdar Üniversitesi Çarşı Yerleşkesinde gerçekleştirildi.
Üsküdar Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen Akran Nezaketi Zirvesi, öğretmenler, akademisyenler ve Milli Eğitim temsilcilerini bir araya getirdi. Zirvede, pozitif psikoloji ve iletişim yaklaşımlarıyla gençler arasındaki zorbalığın önlenmesi ve nezaket kültürünün güçlendirilmesi hedeflendi.
Prof. Dr. Güngör: Hayata dönüşmeyen bilimsel bilginin kıymeti yoktur.
Zirvenin açılışında konuşan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, zirvenin önemine vurgu yaptı. Üniversitenin bilimsel üretimin toplumsal katkıya dönüşmesi hedefiyle çalışmalar yürüttüğünü belirten Prof. Dr. Güngör, Hayata dönüşmeyen bilimsel bilginin kıymeti yoktur. Üniversite olarak eğitimin yanında toplumsal sorumluluk projelerine de öncelik veriyoruz dedi.
Konuşmasında, öğretmenlerin ve Milli Eğitim'in zirvede en önemli çözüm ortakları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Güngör, Bugünkü konumuz Akran Nezaketi. Bugüne kadar bu konu genellikle Akran Zorbalığı olarak adlandırılıyordu. Ancak burada, sizlerin de fark ettiği gibi, bir yandan pozitif psikolojinin, öte yandan pozitif iletişimin söylemini kullanarak, ciddi bir sorunu daha nazik, daha gurur verici ve gönülleri ferahlatıcı bir şekilde ele almayı amaçlıyoruz. Akran zorbalığı her zaman vardı; ancak dijital iletişim teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla bu sorun çok daha görünür hâle geldi ve zaman zaman şova dönüşmeye başladı. Görünürlük, sorunun fark edilmesi açısından olumlu bir fırsat sunuyor. Bu sayede, özellikle ergenlik döneminde daha yaygın olan sorunlara karşı, birlikte duyarlılık noktaları oluşturabilir, toplumda farkındalık yaratabilir ve çözüm yollarını birlikte geliştirebiliriz. dedi.
Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Halide İncekara, açılışta yaptığı konuşmada, zirveye katılanlara teşekkür ederek, etkinliğin iş birliği ve birlikte çalışmanın önemine işaret etti.
İl Milli Eğitim Müdürü Yentür: Nezaket ve tevazu kalıcı davranışlarla örneklenmelidir
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür ise öğretmenlerin önemine dikkat çekti ve nezaketin en güzel örneklerinin sınıf ve okul ortamında sergilendiğini belirtti. Yentür, Öğretmenlerimiz sadece sınıfta değil, evde de öğrencilerimizin yol göstericisidir. Nezaket ve tevazu insana yakışır, insanla anlamlanır. O yüzden bu tevazuda da öğretmenlerin, eğitimin rolü çok büyük. Nezaket ve tevazu kalıcı davranışlarla örneklenmelidir diyerek kendi deneyimlerinden örnekler verdi.
Zirvede daha sonra Akran Nezaketi Paneli gerçekleştirildi. Panelde Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Eski Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı ve Prof. Dr. Nilüfer Pembecioğlu yer aldı.
Önce selam, sonra kelam
Panelde konuşan Eski Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı, sözlerine Fethi Gemuhluoğlu'nun Önce selam, sonra kelam sözünü hatırlatarak başladı ve nezaketin yalnızca bir davranış biçimi değil, kökeni ve anlamı olan kültürel bir değer olduğunu, kelimelerin etimolojisine bakmanın “zihni zinde tutan bir egzersiz” olduğunu belirtti.
Nezaket kelimesinin Farsçada nazuk, yani ince anlamından geldiğini hatırlatan Prof. Dr. Avcı, nezaketin özünde incelik ve insanın insana duyduğu saygı olduğunu söyledi.
İnsan insanın kurdu mudur, yoksa kutsalı mı
Konuşmasında Hobbes'un ünlü İnsan insanın kurdudur sözüne de değinen Prof. Dr. Avcı, bu ifadenin çoğu zaman bağlamından koparıldığını ifade etti. Hobbes'un aynı yerde İnsan insanın tanrısıdır sözünü de söylediğini dile getiren Prof. Dr. Avcı, Bu, insanın insan için bir tehdit olduğu kadar bir değer ve kutsiyet taşıdığı anlamına gelir dedi.
Prof. Dr. Avcı, Martin Buber'in Ben-Sen ilişki modeline de değinerek insan ilişkilerinin ya özne-nesne ya da özne-özne formunda yaşandığını, nezaketin ise ancak özne-özne ilişkilerinde gelişebileceğini vurguladı.
Dinleme süresi 3 dakikaya düştü
Prof. Dr. Nabi Avcı, özellikle genç kuşaklarda dinleme süresinin dramatik biçimde kısaldığına dikkat çekerek, eskiden öğrencilerin 15 dakikaya kadar dikkatle dinleyebildiğini, bugün ise bu sürenin 3 dakikaya kadar düştüğünü belirtti. Prof. Dr. Avcı, şöyle konuştu: Bugün geldiğimiz noktada gençlerin kaliteli dinleme süreleri yaklaşık 3 dakika. Üç dakika Sonrasında konuşanın saçına, gözüne, sakalına, bıyığına, elindeki kaleme, saate bakıyorlar, yani dinlemiyor, seyrediyorlar. Bu durum sadece gençlere özgü değil, bize de sirayet etmiş durumda. Seyretmek daha kolay ve daha zevkli geliyor, Ne biçim giyinmiş, nasıl oturuyor... diye dedikoduya yöneliyoruz. Mesele şu: Beyinde öğrenme alışkanlıklarımız patikalar oluşturuyor ve bu patikaların dışındaki süreçleri artık alamıyoruz. Günde 3–5 saat Twitter, Instagram, Facebook kullanınca, zihniniz 200 karakterlik bir alan içinde düşünmeye, mesajlaşmaya, iletişim kurmaya alışıyor. Kendinizi ancak 200 karakterle ifade edebilir hâle geliyorsunuz.
Prof. Dr. Tarhan: Öğretmen çocuğun beyninde sosyal ve duygusal mimariyi inşa eder
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuklarda sosyal ve duygusal sermayenin erken yaşlarda şekillendiğini, öğretmenlerin bu süreçte ikinci mimar konumunda olduğunu ifade ederek, Çocuğun ruhuna ilk sosyal ve duygusal sermayeyi anne verir, okulda ise öğretmen çocuğun beyninde sosyal ve duygusal mimariyi inşa eder dedi.
Zeki ve çalışkan çocuk yetmez; iyi insan yetiştirmek şart
Modern eğitimin çocuklara yalnızca somut hedefler verdiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, Modernizm çocuğa zeki ve başarılı ol diyor. Ama zeki, çalışkan ve başarılı bir kişi erdem ahlakından yoksunsa, riskli alanlara kayabiliyor. Sentetik uyuşturucu üreten, yasa dışı yapılanmalara giren, etik dışı davranan iyi eğitimli gençleri bu yüzden görüyoruz. Üçüncü parametre olan iyi insan yetiştirmek eksik bırakılıyor. dedi.
Erdem ahlakının 4-6 yaş arasında kazanıldığını söyleyen Prof. Dr. Tarhan, bu dönemden sonra bu eğitimin çok daha zorlaştığını belirtti. Japonya ve Çin'de karakter eğitiminin akademik eğitimin önüne konulduğu örneğini de verdi.
Eğitimin asıl amacı çocuğu hayata hazırlamaktır
Çocuğa tarih, coğrafya, matematik öğretmenin erken dönemde ikinci planda olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tarhan, O yaşlardaki çocuğa, akvaryumdaki balığın ölebileceğini bile öğretiriz, çünkü çocuk hayatın gerçeklerini tanısın isteriz. Aman strese girmesin, aman üzülmesin diyerek büyütülen çocuk mutlu olur ama hayata hazırlanmamış olur. Eğitimin asıl amacı çocuğu hayata hazırlamaktır. diye konuştu.
Nezaket, akran ilişkilerine çok yakışan bir kavramdır
Çocukların emek verebileceği, uğrunda çaba gösterebileceği bir amaçlarının olması gerektiğine de işaret eden Prof. Dr. Tarhan, Nasıl ki ekonomik sermayeden söz ediyorsak, sosyal sermaye ve duygusal sermaye de çocuğun hayat amacıyla ilgilidir. Bu noktada nezaket çok önemli bir kavramdır. Saygı değerlidir ama nezaket, saygının da üzerinde bir kavramdır. Nezaket, incitmek istememe duygusudur. Kültürümüzdeki nezaket kavramının kökeni de bunu gösterir. Bizde incelik anlamına gelir, karşı tarafı kırmamaya dayanır. En ağır söz bile en nazik şekilde söylenebilir — buna diplomasi denir, politik davranmak değil. Nezaket hem kültürel bir değerdir hem de akran ilişkilerine çok yakışan bir kavramdır. dedi.
Ergenlik, çocuğun Ben artık ailemden ayrı bir bireyim deme dönemidir
Gençlerin kendilerinden önceki kuşağı eleştirmekten hoşlandığını, ergenlikte bunun daha da belirginleştiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, Çünkü ergenlik, çocuğun Ben artık ailemden ayrı bir bireyim deme dönemidir. Ergenlik psikolojisinin temelinde bu ayrışma ihtiyacı yatar. Evden uzaklaşmak ister, kendi alanını kurmak ister. Geleneksel nasihat dili yerine, nezaketin özellikle empati boyutunu ön plana çıkaran bir yaklaşım çok daha etkili olur. Yani asıl vurgu, empatik iletişim olmalıdır. şeklinde konuştu.
Modernizmin bugün öğrettiği yaşam amacı hedonizmdir.
Modernizmin dayattığı haz kültürünün genç kuşakları zayıflattığını vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, çözümün empati, akran nezaketi ve pozitif okul iklimi olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Tarhan, modern haz kültürünün nörobiyolojik ve toplumsal etkilerine dikkat çekerken, endokrinolog Robert Lustig'in 2017 tarihli kitabına da atıfta bulunarak, Lustig kitabında Amerikan ekonomisinin Amerikan beynini hacklemesi diyor. Biz bu kitabı Türkçeye kazandırmak istiyoruz. Modernizmin hastalığı dediğimiz şey toplumlara hızla yayılıyor bu durum Kaliforniya Sendromu olarak da biliniyor. dedi.
Bugün tek ebeveynli hane oranlarının yüzde30–35 seviyesine ulaştı
Prof. Dr. Tarhan, Türkiye'de aile yapısındaki dönüşüme dikkat çekerek, tek ebeveynli hanelerin belirgin biçimde arttığını söyledi. Daha önce geniş aile oranlarının yüksek olduğunu ancak bugün tek ebeveynli hane oranlarının yüzde 30–35 seviyesine ulaştığını belirten Prof. Dr. Tarhan, bunun ciddi bir hane kırılganlığı anlamına geldiğini vurguladı.
Bu dönüşümde modern yaşamın etkisine işaret eden Prof. Dr. Tarhan, kültür aktarımının geçmişte aile ve eğitim sistemi tarafından sağlandığını ancak günümüzde bu rolü büyük ölçüde sosyal medyanın üstlendiğini ifade etti.
Mutluluk Bilimi ve Değerler kitabının ilk baskısı tükendi
Prof. Dr. Tarhan, karamsarlığa kapılmamak gerektiğinin altını çizerek dijital çağda çözüm üreten yaklaşımların da bulunduğunu belirterek, Üsküdar Üniversitesi olarak bu alanda sorumluluk aldıklarını, 20 psikolog ile birlikte bir eğitim projesi hazırladıklarını aktardı.
Proje kapsamında hazırlanan ve Milli Eğitim Bakanlığı Yardımcı Ders Kitabı formatında 2022'de yayımlanan Mutluluk Bilimi ve Değerler kitabının ilk baskısının tükendiğini, ikinci baskının da yayımlandığını söyleyen Prof. Dr. Tarhan, kitabın hayatın anlamı ve amacı temasıyla başladığını, gençlere dikkat piramidi, önem–öncelik piramidi, hedef belirleme, ardından bağışlayıcılık, empati, stres yönetimi, şükran ve minnettarlık gibi becerilerin öğretildiğini ifade etti. Prof. Dr. Tarhan, Anadolu irfanının modern psikoloji ve pozitif bilimle birleştiği bu sistemin, gençlerin duygu ve değer dünyasını güçlendirmeyi amaçladığını ifade ederek, üniversitenin bu çalışmayı PDF formatında ücretsiz olarak halka ve tüm eğitim sistemine açtığını da dile getirdi.
Hedef Arkadaşlığı modeli, akran zorbalığını azaltıyor
Üsküdar Üniversitesi'nde geliştirdikleri Hedef Arkadaşlığı modelinin Hacettepe Üniversitesi'nde yayımlanan bir makalede olumlu etkilerinin gösterildiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, sistemin işleyişini şöyle anlattı: Akran mentorluğu ve akran arabuluculuğu sistemi kurduk. Bir sorun olduğunda önce akranlar çözmeye çalışıyor. Türk bir öğrenciyle yabancı öğrenciyi eşleştiriyoruz, body sistemi gibi. Hem gruplaşmayı hem tartışmaları azaltıyor.
Ergenlikte yaşanan her problemin büyüme fırsatı olduğunu da ifade eden Prof. Dr. Tarhan, Zorbalık yapıyorsun demek yerine akran arabuluculuğu yapalım demek lazım. Pozitif davranışları güçlendirdiğinizde negatif kendiliğinden söner. ifadelerini kullandı.
Bir chatbot ile akran nezaketini öğretebiliriz
Prof. Dr. Tarhan, yapay zekânın bu süreçte önemli bir araç olduğunu söyleyerek, yeni bir proje önerisini de paylaştı: Akran Nezaketi Projesi için neler yapılabileceğini düşündüm. Bir chatbot ile akran nezaketini öğretebiliriz. Gençler yapay zekâ ve dijital ortamları çok seviyor. Bu nedenle bir chatbot geliştirilebilir. Bu chatbotun yazılım diline, bir ekip olarak üç ayrı modül ekleyebiliriz: öğrenci modülü, öğretmen modülü ve veli modülü. Sınıfta bir zorbalık ya da dışlanma yaşandığında öğrenci chatbot'a gelip sorusunu yöneltebilir. Bizim önerdiğimiz en temel şey, sen dili yerine ben dili kullanmak. Mesela çocuk, Niye beni dışladınız dediğinde karşı taraf da sert bir şekilde cevap verir ve kavga çıkar. Oysa Beni dışladığınızda kendimi çok kötü hissettim dese, çatışma büyük ölçüde önlenir. Bu kadar basit bir beceri bile pek çok sorunu çözer.
Bütün öğrencilere bunu tek tek anlatmak hem zor hem de zaman alıcı olabilir. Fakat bir chatbot üzerinden altı ay ya da bir yıl içinde kapsamlı bir eğitim uygulanabilir. Üsküdar Üniversitesi olarak elimizde böyle bir içerik hazır. Milli Eğitim Bakanlığı ve bir yazılım takımıyla birlikte bu sistemi kurarsak, chatbot'u Türkiye'deki tüm ortaokul ve lise düzeyindeki okullarda kullanabiliriz.
Akran Nezaketi kavramının doğru bir kavram olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, Akran zorbalığını sürekli konuşmak yerine, pozitif davranışları artırırsak zorbalık zaten kendiliğinden azalır. Okullarda empati eğitimini ve iyilik davranışlarını çoğalttığımızda, zorbalık da doğal olarak yavaş yavaş sönmeye başlayacaktır. ifadesinde bulundu.
Prof. Dr. Nilüfer Pembecioğlu: Nezaket aslında çocukken öğrenilen bir şeydir.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümünden Prof. Dr. Nilüfer Pembecioğlu, çocukların nezaket ve empati gibi değerleri öğrenmesinde erken dönemin önemine dikkat çekerek, Her çocuk doğduğunda müthiş bir kapasiteyle geliyor. Nezaket aslında çocukken öğrenilen bir şeydir. Eğer doğru zamanda öğrenmezsek, belki de hiç öğrenemeyeceğiz. dedi.
Dijital çağın çocuklar üzerindeki etkilerden de bahseden Prof. Dr. Pembecioğlu, Çocuklar ekran aracılığıyla dünyayı ve insanları, gelen bilgilerin yönlendirmesiyle algılıyor. Dijital ortamda çocuklar yalnızlaşıyor; izlediklerinde özdeşleşebilecekleri, rol model alabilecekleri bireyler bulamıyorlar. Nezaket ve empatiyi öğrenemeyen çocuk, başkalarına değerli davranışlar sergileyemez. Önce çocuğun kendisini değerli hissetmesi gerekiyor. diye konuştu.
Prof. Dr. Pembecioğlu, Çocuklar öğretmenleriyle de aileleriyle de kendilerini ifade ediyor. Gerçek ve samimi iletişim, onları motive ediyor ve kendilerini keşfetmelerine olanak sağlıyor. Dijital yalnızlık ve ekran bağımlılığı, çocukların diğer becerilerini köreltiyor. Çocuğun karşısına bilgisayar koymak, onları yalnızlaştırıyor. Onlarla birebir iletişim kurmak, bugün her zamankinden daha önemli. ifadesinde bulundu.
Giriş: 02 Aralık 2025 | Güncelleme: 02 Aralık 2025 | Okunma: 44
Kaynak: Meryem Agan
Bu karekodu kullanarak haberi telefonunuzda görebilir ve paylaşabilirsiniz.