"Takıntılı düşünceler küçük vesveselerle başlayabilir mi"

Davetsiz düşüncelerle başa çıkmak için dikkat odağı değiştirilmeli

465

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) olarak da adlandırılan takıntılı davranış ve düşüncelerin kiÅŸinin yaÅŸam kalitesini etkileyebildiÄŸini belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan,  takıntıların daha çok mükemmelliyetçi kiÅŸilerde görüldüğünü belirtiyor. Bu kiÅŸilerin dikkat ve zaman yönetimi yapamadıklarına dikkat çeken Tarhan, özellikle takıntılı düşüncelerin ilk kez vesvese ÅŸeklinde görüldüğünü söyledi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ilk kez ortaya çıkan davetsiz düşüncelerle dikkat odağı deÄŸiÅŸtirilerek baÅŸa çıkılmasını tavsiye etti.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) olarak adlandırılan takıntılı davranışlar ve nedenlerine iliÅŸkin deÄŸerlendirmede bulundu. OKB olarak da adlandırılan takıntıların halk arasında vesvese olarak bilinen bir durum olduÄŸunu  belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Takıntılar toplumda yüzde 2 oranında görülmektedir yani 100 bin kiÅŸilik bir ÅŸehirde 2 bin kiÅŸide olan bir durum olduÄŸunu söyleyebiliriz. Hastalık derecesinde olan bu takıntıların yaygınlığının az olmadığını söyleyebiliriz. dedi.

Hayatın bir döneminde ortaya çıkıp kaybolabilir

Hastalık derecesinde olmayan ve klinik hekime gitmeyi gerektirmeyen bazı takıntıların da 100 binde 13 bin ile 30 bin civarında görülebildiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Bu kişilerin hayatının bir döneminde ortaya çıkabiliyor sonra geçebiliyor. dedi.

Kişi düşünceyi aklından çıkaramaz

Takıntılı davranış, takıntılı düşünceler ve obsesyonlarda kiÅŸinin saçma ve anlamsız olduÄŸunu bildiÄŸi halde aklından o düşünceyi atamadığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, KiÅŸi bu durumun aykırı ya da rasyonel olmadığını bildiÄŸi halde o düşünceyi bir türlü aklından atamıyor. O düşünce onu yönetiyor. Hatta bu kiÅŸiler içlerinde ikinci bir kiÅŸi var gibi hissettiklerini belirtiyor. KiÅŸinin mantığı Böyle yap diyor ama içinde ikinci bir kiÅŸi sanki Bunu böyle yap diye onu yönlendiriyor.  dedi.

Takıntılı kişiler yaptıkları işte asıl amacı unutur

Obsesyon ve takıntıya sahip olan kişilerin katı ölçütleri olan mükemmelliyetçi kişiler olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Bu takıntıların altında mükemmeliyetçi kişilik özellikleri vardır. Kişi bir işe başladığı zaman ayrıntıyı seçer, kurallar, listelemeler, sıralamalar ve öyle bir organizasyonlar ve programlar yapar başlarken ortaya koyduğu amacı unutur. Asıl amacı unutur. Bir bakar ki başka şeylerle uğraşırken bulur kendini. Ana amacını unutarak o ayrıntıların içerisinde dağılıp boğulur. dedi.

Dikkat ve zaman yönetimi yapamazlar

Takıntılı kiÅŸilerin dikkat ve zaman yönetimini yapamadıklarını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Diyelim ki bir kiÅŸi 8 saat kitap topladı. Åžimdi normalde bu kiÅŸi eÄŸer bir kütüphaneci ise günde 8 saat kitap toplaması normaldir. Bu bir takıntı deÄŸildir ve verimlilik ilkesine uygundur. İşinin gereÄŸini yapıyordur. Ama iÅŸi kütüphanecilik deÄŸil de öğretmenlikse yani öğrencilerini ve günlük iÅŸlerini bir kenara bırakarak saatlerini sadece kitap yerleÅŸtirmekle geçiriyorsa iÅŸte o zaman hasta olur. Yani bu amaca yönelik hareketlerin paralel akla uygun olup olmamasıyla da ilgili bir takıntıdır. KiÅŸi bunu yapmadığı zaman sıkıntı içerisindedir. KiÅŸi iÅŸ üretkenliÄŸini tamamen açıklayamaz, açıklanamaz. dedi. 

Takıntıların pek çok çeşidi var

Takıntıların pek çok çeşidi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Dini takıntılar, cinsel takıntılar ve obsesyonlar vardır. Burada kişinin takıntıları, kültürel ve dini konularla özdeşimli açıklanamaz. Dini ve kültürel standartlardaki cinsellikle ilgili kültürel normlar vardır. Temizlikle ilgili dini normlar vardır. Tüm bunları açıklanamayacak derecede tekrar yapan kişilerdir. Normalde bir dini davranışı yapan kişi bunun dinen karşılığı olmadığını öğrense bu hareketi düzeltebilir ancak Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) hastalığı olan kişiler bunu düzeltemiyorlar. şeklinde konuştu.

Ben mükemmelim onlar da mükemmel olsun…

Takıntısı olan kiÅŸilerin genellikle herkes benim gibi olsun mükemmeliyetçiliÄŸine sahip kiÅŸiler olduÄŸunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Bu kiÅŸiler bir iÅŸ yaptıkları zaman sadece kendilerinin mükemmel olduÄŸunu düşünürler. Bir yandan da herkesin kendi gibi mükemmel olması gerektiÄŸini düşünürler. Bu kiÅŸilerde arka planda mükemmeliyetçiliÄŸin yanı sıra gizli kibir ve gizli narsisizm vardır. Bu kiÅŸilerle bir arada yaÅŸamak zordur. Kendi ÅŸartlarına, imkânlarına uymadıkça baÅŸkasını hemen dışlarlar. Bu kiÅŸiler çok yalnız kalırlar. Bazıları bu davranışların kötü sonucunu yaÅŸayarak düzelebiliyor. Katı ve inatçı olmaları da kiÅŸiliklerinin diÄŸer özellikleridir. dedi. 

Takıntılara sahip kişilerde düşünce katılığı olduğunu, bu kişilerin davranışlarında çok katı ve ısrarcı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Bu kişiler eli kirlendiği gerekçesiyle eli havada dolaşır. Ya da simetri takıntısı varsa masa üzerindeki bir şey eğriyse karşısındaki ile konuşamaz. Duvardaki tablo eğri olduğu zaman konuşamaz. Takıntısı olmayan kişiler için bu bir engel değildir. Ancak bu kişiler mutlaka onu düzeltme ihtiyacı hisseder. Sanki içindeki ikinci kişi on u düzeltmesini istiyor gibi hisseder. dedi.

Çevresindekilere zarar verme düşüncesi ortaya çıkabilir

Takıntıların kimi zaman da saplantılı düşünce şeklinde görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kişi çocuğunu kucağına alır. Pencerenin yanında dururken aklına birden Ya çocuğumu atarsam düşüncesi gelir. Bu hastalarda zarar verme korkusu vardır. Çocuğumu atarsam korkusu yaşar. Çocuğunu atmaktan korktuğu için Eyvah ben ne biçim bir insanım, bunu nasıl yaparım, ben bunu nasıl düşünürüm şeklinde düşüncelere kapılır ve çocuğunu kucağına almamaya başlar. Obsesyona inanırsa obsesyon onu yönetmeye başlar ama obsesyona inanmazsa Ben kendimi biliyorum. Çocuğumu niye atayım der. Tamamen bir vesvesedir bu. dedi.

Vesveselerin büyütülmemesi gerekir

Obsesyonların ilk olarak vesvese ile başladığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu düşüncelerin dikkat odağı değiştirilerek ortadan kalkabileceğini söyledi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Obsesyonun başlangıç döneminde ilk önce vesvese geliyor. Beyinde daha kimyasal bir karşılık oluşmamış. Mutfağa giriyor, mutfakta bıçaklar var. Aklına Ya bu bıçaklar bana saplanırsa şeklinde bir düşünce geliyor. Ben bunu niye yapayım ki diye düşünüp konuyu değiştirebilse bu durumdan kurtulacak. Ancak kişi konuyu ciddiye alırsa Ya yaparsam, acaba yapar mıyım. Benim içimde acaba öyle biri mi var şeklinde suçluluk duyguları başlar. Günahkârlık duyguları başlar ve o hareketten kaçınır. Yani çocuğunu kucağına almamaya başlar. Kendini mutfağa götürmemeye başlar. Yeni şeylerden korkar. Kişi bazı korkularının başlangıç döneminde yani vesvese halindeyken bunu büyütürse takıntı haline getirebilir. Önemsemezse bu sorun ortadan kalkar. dedi.

Dikkat odağı dağıtılmalıdır

Kişinin başlangıç döneminde ortaya çıkan davetsiz düşüncelerle başa çıkabileceğini ve bunu başarabileceğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Hayatımızın bazı dönemlerinde özellikle önem verdiğimiz konularda başımıza gelebilir. Kişi hemen dikkat odağını değiştirme yöntemini kullanmalıdır. Buna o nedenle davetsiz düşünce deniliyor. Düşünceler kişi davet etmeden geliyor. Bu da gayet doğaldır. Mesela karaciğerimiz safra üretir. Karaciğer bozulduğu zaman ne olur. Sarılık olursunuz. Beynimiz de düşünce, duygu ve davranış üretiyor. Beynimiz düşünce, duygu ve davranışın organıdır. Beynin bu bölgesi beynin bütünlüğünden farklı otomatik olarak çalışmaya başlıyor ve saçma, anlamsız düşünceler üretiyor. Beynin ön bölgesinin ise Akla gelen bu düşünce uygun, şu düşünce uygun değildir, Bu geçerli, şu düşünce geçerli değil., Bu güvenli, şu güvenli değil şeklinde mantıklı açıklama bulması gerekiyor. diye konuştu.

Sol beynin düşünce, sağ beynin ise duygu muhakemesi yaptığını ve ön beynin her ikisini dengelediğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Takıntıları olan kişilerin ön beynini kullanma becerisi kazanması lazım. Bu kişiler ön beynini kullanmayı öğrenirse kendilerini yönetmeyi öğreniyorlar. Aslında ön beyin demek insan demektir. Bütün kişiliğimiz, karar verme mekanizmamız ön beyinde işliyor. dedi.

OKB'nin temelinde çocukluk travmaları bulunabiliyor

OKB hastalığında özellikle duygu obsesyonlarında çocukluk çağı travmasına çok rastlandığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Özellikle kendini suçlayan kişilerde çocukluk çağı travma ölçeği ne bakılıyor. Mesela cinsel istismar var mı. Duygusal ihmal ve istismar var mı. Eğer varsa bu travmaları mantıksal bir şekilde kabullenip yönetme yöntemi var. O yöntemle travmayı belki çözemiyorsunuz ama o travmayı yönetebilir hale geliyorsunuz. Mantıksal bir çerçeveye alıp, kapsül edip beyne koyuyorsunuz. Tedavide bu öğretiliyor ama önce beyinde bozulan kimyasal dengeyi düzeltmek gerekiyor. Bu tedavide birinci aşamayı oluşturuyor. dedi.

Maddi ve manevi temizliği karıştırıyorlar

OKB ve takıntılarda kişinin saçma olduğunu kabul etmesine rağmen maddi temizlik ve manevi temizliği karıştırdığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu kişilerin yaşam kalitesinin etkilediğini belirterek şunları söyledi: Kişi geçmişte bir suçluluk hissettiğinden dolayı o manevi kirliliği bugün temizlemek için maddi temizlik yapıyor. Yani bir günde banyoda 4 kutu şampuan harcıyor. Tuvalette 8 saat geçiren hastalar biliyorum. Ellerini yıkıyor, sonra kapıda ayakta bekliyor, çıkamayıp tekrar dönüyor. Hatta evde kapıları söküp yıkıyormuş. Yani elinden gelse koltuğu makineye atacağını söylüyor. Yani içindeki o kaygıyı, korkuyu gidermek için temizleme davranışına gidiyor ama bir müddet sonra tükeniyor, depresyona giriyor. Artık hiçbir şey yapamaz hale geliyor. Daha önce banyodan çıkamayan kişi artık ayda 1 banyo bile yapamıyor, zorla yaptırıyorlar.

OKB ve takıntılar yeni yöntemlerle tedavi edilebiliyor

OKB ve takıntıların daha önce tedavisinin çok zor olduğunu ancak yeni teknolojilerle ortaya çıkan yeni yöntemlerin kullanıldığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Beynin düşünce üreten, karar veren bölgeleri tespit edilebiliyor. Hangi loba gideceğimizi biliyoruz. Şu anda ülkemizde manyetik tedaviler var. Bunlar uygulanıyor. Beyinde bozulmuş olan network nöroplasti ile tekrar eski haline getiriliyor. Kişi düşünceyi yönetmeye başlıyor. Genellikle bu kişilere yakın çevresi nasihatte bulunur ancak düzelme olmaz. Aslında bu kişinin beynindeki kimyasal ileti bozulmuştur, dopamin dengesi bozulmuştur. Tedavide bu bozuklukların giderilmesi hedeflenir. dedi.

Tedavinin tamamlanması gerekir

Eksik tedavi yapıldığı zaman hastalığın kronikleştiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Minimum tedavi ve optimum tedavi vardır ama eğer finaldeyse bu kişiler maksimum tedavi görür. En üst seviyede sadece ilaç yetmiyor. Klasik, standart tedaviler gider ve derin TMU tedavisi gelir. diye konuştu.



Giriş: 13 Ağustos 2022 | Güncelleme: 13 Ağustos 2022 | Okunma: 465


Kaynak: Ali Aksoy




Bu karekodu kullanarak haberi telefonunuzda görebilir ve paylaşabilirsiniz.