"Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Sıkıntıdan korkmayın"

Sıkıntı, vücudun değişim ve büyüme talebi aslında…

400

Duygusal hijyenin insanların ruhsal olarak hasta olmaması için geliÅŸtirilen bir kavram olduÄŸunu ifade eden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Fiziksel saÄŸlığımız için gösterdiÄŸimiz özeni duygusal saÄŸlığımız, psikolojik saÄŸlığımız için gösteremiyoruz. dedi. 

İçimizde sebepsiz bir sıkıntı olduğu, duygusal olarak gerildiğimiz ya da duygusal olarak yaralanmaya maruz kaldığımız zamana dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Psikolojik bütünlüğümüzün bozulduğu zaman hissettiğimiz ağrının adı sıkıntıdır. Bu, kişinin kendini tanıması, psikolojik bütünlüğünü onarması ve iyileştirmesi için bir işarettir. Vücudun değişim ve büyüme talebidir. Bu nedenle sıkıntıdan korkmamak gerekir. dedi.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, duygusal hijyen konusunu değerlendirdi.

Duygusal hijyen nedir

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, duygusal hijyenin insanların ruhsal olarak hasta olmaması için geliÅŸtirilen bir kavram olduÄŸunu ifade ederek, Duygusal hijyen, fiziksel hijyenden referans alarak oluÅŸturulmuÅŸ. Fiziksel hijyen nedir. Ufak bir yaralanma olduÄŸu zaman, herhangi bir mikropla karşılaşıldığı zaman onun hastalık haline dönüşmemesi için neler yapacağımızla ilgili bazı kiÅŸisel uygulamalardır. Hastalığı önlemek ya özel tıbbi müdahale yapmak için...  Ama fiziksel saÄŸlığımız için gösterdiÄŸimiz özeni duygusal saÄŸlığımız, psikolojik saÄŸlığımız için gösteremiyoruz. Çünkü öbürü somut ve kolay. Bu soyut ve biraz zahmetli bir iÅŸ. Kafa yormak gerekiyor. dedi.

Duygusal kirleniyor, duygusal yaralanıyoruz 

Günümüz yaÅŸam ÅŸartlarında duygusal kirlenmenin ve duygusal yaralanmanın çok yaÅŸandığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Duygusal saÄŸlık durumu bozulduÄŸunda, fiziksel bütünlük bozulduÄŸundaki gibi bir aÄŸrı hissederiz. Psikolojik bütünlüğümüzün bozulduÄŸu zaman hissettiÄŸimiz aÄŸrının adı sıkıntıdır. Buna psikolojik aÄŸrı deniyor. İçimizde sebepsiz bir sıkıntı olduÄŸu zaman, duygusal olarak gerildiÄŸimiz ya da duygusal olarak yaralanmayla, kirlenmeyle maruz kaldığımız zaman düşünmek lazım. Bu, kiÅŸinin kendini tanıması, psikolojik bütünlüğünü onarması ve iyileÅŸtirmesi için bir iÅŸarettir. Vücudun deÄŸiÅŸim ve büyüme talebidir. Bu nedenle sıkıntıdan korkmamak gerekir. diye konuÅŸtu. 

Mikro travmalar gelişme fırsatı sunuyor

Mikro travmaların ya da olumsuz etkilenmelerin de geliÅŸme fırsatı sunabildiÄŸini anlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Mesela bir çocuk için ya da iÅŸ yerindeki birisi için yok sayılma bir travmadır. Yolda giderken tanıdığın, bildiÄŸin birinin selam vermemesi gibi... Bunlar küçük ÅŸeylerdir ama travmatik etki yapabilir. Hayat düz bir çizgi gibi gitmiyor, iniÅŸli çıkışlı. Dalgalanmalar var, ÅŸok yaÅŸantılar var, beklenmeyen hayat olayları var, bizim dışımızda geliÅŸen birçok sebep var. ÅŸeklinde konuÅŸtu. 

Yüzde 20'yi düzeltince yüzde 80 düzeliyor

Problemlerin yüzde 20'si çözüldüğünde genellikle problemin yüzde 80'inin çözülmüş olacağını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Çünkü çoğu sorun birbirine benzer niteliktedir. Bu nedenle, asıl önemli olan problemleri doğru bir şekilde tespit etmek. İnsanı hayatında strese sokan, kaygılandıran, psikolojik bütünlüğünü sarsan durumların yüzde 80'ini de o yüzde 20'yi çözünce düzeliyor. dedi.

Zihinsel geviş getirmeye dikkat…

Duygusal hijyen yokluÄŸunun iletiÅŸime etkilerini de ele alan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İnsanın, yaratılışı gereÄŸi tek başına yaÅŸamaya uygun deÄŸildir. Sosyal ve iliÅŸkisel bir varlıktır. Kendisiyle, ailesiyle, sosyal çevresiyle, insanlığıyla, vatanıyla ve yaratıcılığıyla iliÅŸkiler kurar. İnsan, bir bütünün iliÅŸkisel bir parçasıdır. Yalnızlık da travma etkisi var. SeçilmiÅŸ yalnızlık kendisine barışık olan bir yalnızlıktır ama çoÄŸunda dışlanmışlık var, reddedilme var. Bir de zihinsel geviÅŸ getirme denilen ruminasyon yani düşünce tekrarları var. diye konuÅŸtu. 

Aşırı öz güven empatiye engel… 

Duygusal zedelenmeye, duygusal kirlenmeye, yani narsistik yaralanmaya maruz kalanlarda genellikle öz saygı bozukluğu gözlemlendiğini dile getiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Burada öz saygı düşüklüğü yerine öz saygı bozukluğu demek daha doğru bir tanımlamadır. Aşırı öz saygı kendine sahte bir güven olmasını gösterir. Bu da insanı travmaya açık yapıyor. Aşırı öz güven olduğu zaman empati yapılamıyor. Öz güvenli insan ise kendi zayıf yönlerini ve güçlü yönlerini görüyor. şeklinde konuştu.

Öz saygı insanın psikolojik bağışıklık sistemidir

Kendini özel, önemli ve üstün gören bireylerin yalnız kalmaya mahkum olduÄŸunu da söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Öz saygısı düşük olan kiÅŸiler, genellikle sosyal olarak kabul görmek için sürekli olarak fedakarlık yaparlar. Bu da onları zamanla depresif hale getirir. Bu tür bireyler, yakınmacı, acı çeken ve aÄŸlayan bir profil sergiler. DiÄŸer bir grupta da her ÅŸeyi, her kusuru baÅŸkasına atan, insanlara güvenmeyen, hep kendine çalışan, hep kendisiyle ilgilenen bir kiÅŸilik ortaya çıkar. Öyle kiÅŸilerin de yaptıkları iÅŸ beÄŸenilir ama kiÅŸilikleri sevilmez. Gücü kaybettikleri zaman yapayalnız kalırlar. Bu nedenle öz saygı insanın psikolojik bağışıklık sistemidir. dedi. 

Kusurlarını göremeyen kişi hayat yolculuğunda yol haritasını çizemiyor

Psikolojik bağışıklık sistemi sağlığı için kişinin kendisiyle barışık olabilmesinin önemli olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kendisini sev dediğin zaman kişi kusurlarını göremiyor. Kusurlarını göremeyen kişi de hayat yolculuğunda yol haritasını çizemiyor. Önce nerede olduğunu bilecek, güçlü yönlerini, zayıf yönlerini bilecek. Ondan sonra gideceği yeri belirleyecek. Hayattaki amacını belirleyecek. Daha sonra yol haritasını yapacak. İnsanı duygusal olarak travmaya açık yapan şeylerden birisi de amaçsız bir yaşam, anlamsız bir yaşamdır. şeklinde konuştu.

Teknolojinin kendisi bizatihi tarafsız…

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, dijital teknoloji veya sosyal medyanın bir tehdit boyutu bir de fırsat boyutu olduğunu ifade ederek, şunları dile getirdi: Teknolojinin kendisi bizatihi tarafsızdır. Araba kullanmak, telefon kullanmak gibi, uçağa binmek gibi. İyi amaçla kullanırsan senin hedefine yönelik hizmet eder sana. Kötü amaçla kullanırsan başın dertten kurtulmaz. Bir ego ideali olan insan teknolojiden hiç rahatsız olmaz. Teknolojiyi kendi ego ideali için bir araç gibi kullanır. Bir yere giderken en hızlı, en seri araçla gitmek, başarmak gibi.

Gençlik idealsiz yetişiyor

GençliÄŸin idealsiz yetiÅŸtiÄŸini, modernizmin de gençlere yemek, içmek, üremek, seksten baÅŸka amaç sunmadığını söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şöyle devam etti: 

Böyle amacı olan bir kimse de kırılgan oluyor, travmaya açık oluyor. Narsistik yaralanma dediğimiz, istediği olmadığı zaman krize giriyor, öfke nöbetine giriyor. İnsanın hayatta hep istediği olmaz ki. Çocuk küçükken küçük araba ister. O kişi nerede duracağını bilmiyorsa ergenliğe girdikten sonra büyük araba ister. Aile alamazsa aileye düşman olur. Neden, Çocuğun isteklerini ve ihtiyaçlarını öğretemiyoruz çocuğa. Çocuğa kaynak yönetimi öğretmek lazım. Fiziksel kaynağımız vücudumuz var, sağlığımız var. Sağlığımıza dikkat ederek kullanırsak, sağlıklı yaşarız. Ama iyi kullanmazsak erken hasta oluruz. İnsan yaşamını düzenlemezse, kaynaklarını kötüye kullanırsa bedelini hemen ödüyor. Duygusal hijyen, duygusal koruyuculuk önemli. İnsanın fiziksel sağlığına gösterdiği önem kadar psikolojik sağlığına da önem göstermesi gerekli. Duygusal dayanıklı olan kişiler olayları alır, stresini yönetir, çözer ve bir şeyler öğrenerek amacına yönelik ilerler. Ama amacı olmayan bir insan hayatta her şeyi tehdit olarak görmeye başlar. Duygusal bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler travmayı yönetemediği zaman da yaralanıyor.

16 yaşına kadar ödevler dışında haftada 20 saat sosyal medya izni olmalı

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 16 yaşına kadar çocuklara okul, ders, ödevlerinin dışında haftada 20 saatten fazla sosyal medyaya izin vermemek gerektiÄŸini kaydederek, hayatta anlam aramanın insanı mutlu ettiÄŸini, insanlara uÄŸrunda yorulacak, çile çekecek, emek verilecek bir ideali olsun, hedefi olması tavsiyesinde bulundu. 

Doyum erteleme becerisinin önemine de işaret eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Doyum erteleme becerisi gelişirse dürtü kontrolünü öğrenilmiş oluyor. Bu kişiler engelle karşılaştıklarında, reddedilmeyle karşılaştığında daha güçlü oluyorlar. Takıntılar geldiği zaman onu yönetiyorlar. Benlik algıları, benlik saygıları düştüğü zaman ya da yükseldiği zaman onu dengede tutabiliyorlar. Yalnızlığı giderebiliyorlar. Duygusal travma olduğu zaman bu kişiler onu taşımıyor sırtında. dedi.

Sadece kendi çıkarı için yaşayan insan kötüdür…

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sadece kendi çıkarı için yaÅŸayan bir insanın kötü olduÄŸunu dile getirerek, Sadece kendi çıkarı için yaÅŸamak hayvana özdeÅŸ oluyor. Yemek, içmek, üremek, barınmak… Ama insanlık bu deÄŸil ki. İnsanlık, hayvana özdeÅŸ bir yaÅŸantı deÄŸil. Topluma faydalı olmak, insanlara faydalı olmak, ailene faydalı olmak... İdeali olan bir kiÅŸinin zorlukları aÅŸması çok daha kolay oluyor. Duygusal olarak daha saÄŸlam oluyor. diye konuÅŸtu. 

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Anadolu irfanının pozitif psikoloji diye bilim dalı olduğunu da ifade ederek, Psikolojik sağlamlık, duygusal hijyen, bunları öğretiyoruz öğrencilere… şeklinde sözlerini tamamladı.



Giriş: 13 Ocak 2025 | Güncelleme: 13 Ocak 2025 | Okunma: 400


Kaynak: Meryem Agan




Bu karekodu kullanarak haberi telefonunuzda görebilir ve paylaşabilirsiniz.