"Kalp krizinin sinsi belirtilerine dikkat"

Kalp ve damar hastalıkları dünyada ölüme yol açan etkenler arasında ilk sırada yer almaya devam ediyor.

341

Dünya SaÄŸlık Örgütü'nün 2020 yılı verilerine göre, dünyada yılda 18 milyon, ülkemizde de 2019 SaÄŸlık Bakanlığı istatistiklerine göre, yılda yaklaşık 200 bin kiÅŸi kalp ve damar hastalıkları nedeniyle yaÅŸamını yitiriyor. Yapılan çalışmalar ülkemizde 30 yaÅŸ üzerindeki her 100 kiÅŸiden 6'sının kalp krizi geçirdiÄŸini ortaya koyuyor. 

Kalp krizi, kalbe oksijen ve besin taşıyan koroner damarlarda oluÅŸan aşırı daralmaya veya tıkanıklığa baÄŸlı olarak kan akışının kalp kasına kesilmesi durumuna deniyor. Aniden geliÅŸmesi ve hastanın hayatını tehdit etmesi ise tablonun en korkutucu yanını oluÅŸturuyor. Kalp krizi denildiÄŸinde aklımıza genellikle göğsün tam ortasında basınç veya ağırlık hissi ÅŸeklinde geliÅŸen ve bazen kollara da yayılabilen ÅŸiddetli aÄŸrı geliyor. Oysa kalp krizi, hastaların yüzde 20-30'u gibi yüksek bir oranında göğüs aÄŸrısı olmadan ve atipik adı verilen sinsi sinyallerle geliÅŸiyor. Acıbadem AtaÅŸehir Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Selçuk Görmez, hastaların kalp krizinin sinsi belirtilerini göz ardı etmeden en yakın bir saÄŸlık kuruluÅŸuna baÅŸvurmalarının yaÅŸamsal önem taşıdığını belirterek, Günümüzde saÄŸlık kuruluÅŸuna zamanında ulaşıldığında hızlı tanı ve tedavi sayesinde kalp krizi neredeyse hasarsız atlatılabiliyor. Ancak koroner anjiyografi sonrasında pıhtı eritici ilaç, balon ve stent gibi tedavilerden etkin sonuç alınabilmesi için kalp krizinde ilk 60 dakika içinde tıkanmış olan kalp damarının açılması gerekiyor. Ne kadar hızlı müdahale edilirse, kalpte kas kaybı ve hücre ölümü de o kadar az oluyor dolayısıyla, krizden sonra geliÅŸebilecek olan kalp yetmezliÄŸi veya ritim bozukluÄŸu gibi ciddi sorunlar önlenebiliyor, hastalarımız böylece normal yaÅŸamlarına devam edebiliyorlar açıklamasında bulunuyor. 

Midede yanma, bulantı ve kusma

Midede yanma hissi, bulantı, kusma, kollarda uyuşma, nefes darlığı, fenalık veya baygınlık hissi, soğuk terleme ile tansiyon düşmesi, kalp krizinin en sık görülen sinsi belirtilerini oluşturuyor. Kalbin alt yüzeyi midenin hemen üzerinde yer alıyor. Dolayısıyla kalbin alt bölümünü besleyen sağ koroner damar tıkanıklıklarında mideye yönelik sinyaller gelişebiliyor. Bu durumda ortaya çıkan midede yanma, hazımsızlık hissi, bulantı ve kusma gibi yakınmaları hastalar genellikle akşam yedikleri ağır yemeğe veya midelerini üşütmüş olmalarına bağlıyor ve hekime başvurmayı ihmal ediyorlar. Oysa bu belirtilerin nedeni aslında kalp krizi olabiliyor uyarısında bulunan Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Selçuk Görmez, sözlerine şöyle devam ediyor: Özellikle 40 yaş üstündeki hastalar efor sırasında veya istirahat halinde midede yanma hissi, hazımsızlık, bulantı ve kusma gibi şikayetleri olduğunda hekime başvurmayı ihmal etmemeliler. Sağlık kurumunda ise altta yatan nedenin kalp krizi olabileceği düşünülerek hareket edilmesi ve EKG çekilmesi gerekiyor. Aksi halde ortak belirtileri nedeniyle kalp krizi atlanıp, yanlışlıkla reflü ve gastrit tanısı konulabiliyor.

Çarpıntı, bayılma ve bilinç bulanıklığı

Çarpıntı, bayılma ve bilinç bulanıklığı da yine tek başına kalp krizinin habercisi olabiliyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Selçuk Görmez, çarpıntı, bayılma veya bilinç bulanıklığı gibi belirtilerin de altında kalp krizi nedeniyle ortaya çıkan ciddi ritim bozuklukları, akut kalp yetmezliÄŸi ve ani geliÅŸen hipotansiyonun bulunabileceÄŸini belirtiyor. 

Alt çeneye ve dişlere vuran ağrı

Özellikle alt çene ve alt çene diÅŸlerinde oluÅŸan aÄŸrı da tek başına kalp krizine iÅŸaret edebiliyor. Sıklıkla efor halinde iken baÅŸlasa da istirahat ederken de görülebiliyor. Bazen tabloya boyun ve sırt aÄŸrısı da eÅŸlik edebiliyor. Bu tür aÄŸrılarda hastaların önce diÅŸ hekimine baÅŸvurduklarını anlatan Doç. Dr. Selçuk Görmez, DiÅŸ hekimleri aÄŸrının diÅŸ ve çeneden kaynaklanmadığını tespit edince hastaları kardiyoloji uzmanlarına yönlendirebiliyor. Bu hastalara yaptığımız anjiyolarda genellikle koroner damarlarda ciddi darlıklar bulunduÄŸunu tespit ediyoruz. diyor. Alt çenede ve diÅŸlerde oluÅŸan aÄŸrılarda hastanın yaşının önemli olduÄŸunu vurgulayan Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Selçuk Görmez, Genç yaÅŸ grubunda çenede geliÅŸen aÄŸrının kalp krizinden kaynaklanması düşük bir ihtimaldir. Ancak 40 yaşın üzerindeki erkekler ile 50 yaşın üzerindeki kadınların, özellikle tütün kullanımı, hipertansiyon, diyabet, kolesterol yüksekliÄŸi, obezite, saÄŸlıksız beslenme, hareketsiz yaÅŸam ve ailede erken yaÅŸta geliÅŸen koroner kalp hastalığı gibi risk faktörleri varsa bu belirtiler konusunda daha dikkatli olmaları gerekiyor bilgisini veriyor. 

Fenalık hissi ve çabuk yorulma

İç sıkılması, daralma hissi, hafif eforla bile gelişen nefes darlığı, aşırı yorgunluk ve bitkinlik gibi yakınmalarda akla ilk anda astım ile KOAH gibi hastalıklar gelse de yine altta yatan nedenin ciddi koroner arter hastalığı veya kalp krizi olabileceğine işaret eden Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Selçuk Görmez, Kalbe giden damar tıkandığında kalp vücuda yeterince kan pompalayamadığı için dokular oksijensiz kalıyor. Bunun sonucunda da yorgunluk, sıkıntı veya daralma hissi, nefes darlığı, hatta ölüm korkusu gibi belirtiler görülebiliyor. diyor.

Kol, omuz ve sırt ağrısı

Sinsi gelişen kalp krizi, göğüs ağrısı olmadan her iki kolda veya sadece sol ya da sağ kolda ağrı ve uyuşma belirtileriyle de karşımıza çıkabiliyor. Ağrı ve uyuşma genellikle sol kolda gelişiyor. Bunun nedeni ise kalp ile ilişkili olan sinirlerin aynı zamanda sol kol ile de bağlantılı olması. Omuz ve sırt ağrısı da kollarda başlayan ağrıya eklenebiliyor. Bu belirtilerin boyun fıtığı hastalığında olanlarla benzer olduğu için önemsenmeyebildiğini ifade eden Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Selçuk Görmez, kol, omuz veya sırt bölgesinde ani başlayan ve 20 dakikadan uzun süren ağrı ve uyuşma hissi gibi şikayetlerin asla ihmal edilmemesi gerektiği uyarısında bulunuyor.

Rutin tetkikler krizi önlüyor

Kalp krizi, hastaların yaklaşık yüzde 20-30'unda tipik bir göğüs ağrısı şikayeti olmadan mide yanması, hazımsızlık, bulantı, kusma, çene ağrısı, kol uyuşması, baygınlık, çarpıntı hissi gibi sinsi belirtilerle gelişebiliyor. Reflü, gastrit, safra kesesi iltihabı veya boyun fıtığı gibi farklı hastalıklarda görülen belirtilerle seyredebildiği için hastalar hekime başvurmayı ihmal edebiliyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Selçuk Görmez, bu nedenle hiçbir yakınması olmasa dahi erkeklerin 40 yaşından, kadınların ise 50 yaşından itibaren her yıl kardiyovasküler risk faktörleri yönünden tetkik edilmeleri gerektiğini belirterek, Öncelikli amacımız kalp krizini önlemek. Tütün kullanımı, yüksek tansiyon, diyabet hastalığı, kolesterol yüksekliği, sağlıksız beslenme, obezite ve hareketsiz yaşam gibi değiştirilebilir risk faktörlerine karşı önlem alarak kalp krizi riskini yüzde 90 gibi oldukça yüksek bir oranda önleyebiliyoruz. Her yıl yapılan rutin tetkikler hayat kurtardığı için asla ihmal edilmemelidir. diyor.



Giriş: 27 Eylül 2022 | Güncelleme: 27 Eylül 2022 | Okunma: 341


Kaynak: Acıbadem Basın Bülteni




Bu karekodu kullanarak haberi telefonunuzda görebilir ve paylaşabilirsiniz.