"Hipofiz tümörü kalıcı körlüğe neden olmasın"

Hipofiz bezi, salgıladığı hormonlarla birçok organımıza müdahale ederek yaşamsal fonksiyonlarımızı düzenleyen bir bezdir.

565

Vücuda salgılanan tüm hormonların orkestra ÅŸefi olarak tanımlanan hipofiz bezinden köken alan tümörlere ise hipofiz tümörü deniliyor. Genellikle yavaÅŸ büyüyen ve iyi huylu olan hipofiz tümörleri her yaÅŸ grubunda görülse de 45 yaşından sonra daha sık geliÅŸiyor. Tam olarak oluÅŸum nedeni bilinmeyen hipofiz tümöründe genetik etkenlerin ve çevresel faktörlerin rol oynayabileceÄŸi düşünülüyor. Hormon salgılayan ve salgılamayan olmak üzere iki gruba ayrılan hipofiz tümörlerinin tedavisinde geç kalındığında pek çok saÄŸlık sorunu geliÅŸebileceÄŸi için erken teÅŸhis büyük önem taşıyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Bayraklı, hipofiz tümörlerinin en yakın komÅŸusu olan göz sinirlerine yaptığı baskı nedeniyle kalıcı körlüğe yol açabileceÄŸine dikkat çekerek, Dolayısıyla görüş alanının dış taraflarında görme kaybı, çift veya ÅŸaşı görme gibi ÅŸikayetlerde zaman kaybetmeden hekime baÅŸvurmak çok önemlidir. Hasta ÅŸikayetlerini dikkate alır ve hekime baÅŸvurursa, teÅŸhis tümör küçükken konulup, görme kaybının ilerlemesi önlenebilir. Ancak hasta bulguları göz ardı ederse tümörün boyutları iyice artabilir, bunun sonucunda tedavi daha komplike hale gelebilir. Çok daha önemlisi kalıcı körlük ile sonuçlanabilir diyor. 

Erken dönemde teşhis çok önemli

Hipofiz tümörleri, boyutlarına ve salgıladıkları hormonun tipine göre belirti veriyorlar. Bazı hipofiz tümörleri büyümelerine raÄŸmen hormon salgılamayan özellikte oluyor. Bu tümörler büyük boyuta ulaşıncaya dek sinyal vermeyebiliyor. Prof. Dr. Fatih Bayraklı,hormon salgılayan tiplerinin ise tümörün boyutları küçükken belirti vermeye baÅŸladığına iÅŸaret ederek, Hastalar ÅŸikayetlerini önemser ve hekime baÅŸvururlarsa tedavisinden etkin sonuçlar alınır. Tedavide geç kalındığında ise tümör büyüdükçe bulunduÄŸu bölgenin çevresindeki önemli damar ile sinirlere baskı yaparak ciddi sorunlar oluÅŸturabilir. Ayrıca tümörün cerrahi olarak tam çıkarılmasının artık mümkün olamaması nedeniyle radyoterapi gibi ek tedavilere baÅŸvurmak gerekebilir diyor.  

Gözlerdeki 3 sinyali göz ardı etmeyin 

Hipofiz bezi,  optik kiazma olarak adlandırılan ve göz sinirlerimizin birleÅŸim yeri olan bölgeye komÅŸu bir organ. Dolayısıyla hipofiz tümörleri büyüdüklerinde bu bölgeye baskı yaparak göz sinirlerinin iletimini bozabiliyor. Bunun sonucunda hastaların görme yeteneÄŸinde çeÅŸitli sorunların geliÅŸmeye baÅŸladığını belirten Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Bayraklı, Hipofiz tümörünün yaptığı baskılar sonucunda görüş alanımızın dış taraflarında görme kaybı, çift veya ÅŸaşı görme gibi üç önemli ÅŸikayet oluÅŸabilir. Bu tablo tümörün boyutunun ileri seviyelere geldiÄŸi, genelde bir santimi aÅŸtığı durumlarda daha sık olarak karşımıza çıkar. Görme yeteneÄŸindeki bu tür yakınmalarda zaman kaybetmeden hekime baÅŸvurmak gerekir, zira tedavide gecikildiÄŸinde kalıcı körlük geliÅŸebilir bilgisini veriyor. 

Salgıladığı hormona göre belirti veriyor

Hipofiz tümörleri hormon salgılayan özellik sergiliyorsa, bu hormonların etkilerine göre belirti veriyor. Prof. Dr. Fatih Bayraklı, belirtileri şöyle özetliyor: 

Prolaktinsentezliyorsa: Her iki cinsiyette de infertilite, libidoda azalma ve osteoporoz gelişebilir. Bu yakınmalara kadınlarda adet düzensizlikleri ve meme başından süt gelmesi, erkeklerde ise erektil bozukluklar eşlik edebilir.

Büyüme hormonu salgılıyorsa: BaÅŸ aÄŸrısı, görme ÅŸikayetleri, yüzük ve ayakkabı boyutlarında artış, dilde büyüme, karpal tünel sendromu ve aşırı terleme sorunu yaÅŸanabilir. Hastaların genel vücut hatlarının kalınlaÅŸmış olduÄŸu görülür. 

ACTH (Adrenokortikotropikhorman) salgılıyorsa:Cushing hastalığı gelişen bu tabloda kilo alımı, kas zayıflığı, osteoporoz, psikolojik bozukluklar ve hafif travmalarda bile kolayca oluşan yaralar gelişebilir. Hastalarda yuvarlak ve kırmızı/kızarık bir yüz, karında ve koltuk altlarında mor renkli çizgilenmeler, vücutta çürükler (ekimoz) görülür.

TSH (Tiroit stimülan hormon) salgılıyorsa: Çarpıntı, aritmi, kilo kaybı, guatr ve ellerde titreme yaygın belirtilerini oluÅŸturur.  

Üç ana tedavi yöntemine baÅŸvuruluyor 

Hipofiz tümörlerinin büyük bir kısmının tanısı biyokimyasal ve radyolojik tetkikler ile rahatlıkla konulabiliyor. Erken dönemde tedavi edildiÄŸinde vücutta oluÅŸan sorunlar ortadan kaldırılabiliyor, böylece hastanın kaliteli bir yaÅŸam sürmesi saÄŸlanabiliyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Fatih Bayraklı, hipofiz tümörlerinde ilaç, cerrahi iÅŸlem ve radyoterapi olmak üzere üç ana tedavi seçeneÄŸi olduÄŸunu belirterek, şöyle devam ediyor: Bu üç tedavi yöntemi genelde beraber kullanılır. İlaç tedavisinin ilk basamak olarak uygulandığı tümörler, prolaktin salgılayan tümörleridir. Bu tümörlerin dışındaki tümörlerde ise cerrahi yöntem ilk sırada gelir. Cerrahi tedavide hedef, hormon salgılamayanlarda tümörün tamamının çıkarılarak çevre dokulara yaptığı baskının ortadan kaldırılması hormon salgılayanlarda da yine tümörün tümüyle çıkarılarak hormonal dengenin tekrar saÄŸlanmasıdır. Cerrahi yöntem endoskopik veya mikroskopik olarak yapılır. Endoskopik cerrahi daha güncel tedavi seçeneÄŸidir. Radyoterapi yöntemi ise tümörün çeÅŸitli nedenler ile  tamamen çıkarılamadığı veya tekrar oluÅŸtuÄŸu durumlarda devreye girebilir. Uygun tümörlerde, cerrahi yöntem sonrasında hormon deÄŸerleri normale dönmediyse, medikal tedaviye baÅŸlanabilir. 



Giriş: 29 Şubat 2024 | Güncelleme: 29 Şubat 2024 | Okunma: 565


Kaynak: Acıbadem Basın Bülteni




Bu karekodu kullanarak haberi telefonunuzda görebilir ve paylaşabilirsiniz.