Yıllardır Milli Gazete'nin künyesinde Hak geldi batıl zail oldu ayeti kerimesi mealen yazılıdır. Çıktığı günden beri bu lafzı künyesinden eksik etmeyen gazete hala yayın hayatını ağır aksak sürdürüyor. Ama bu ayet her sabah gazeteyi alanların kaçı tarafından fark ediliyor bilemem.
16 Ekim'de yapılan TÜRMOB genel kurulu hakkında yazdığım yazıların bu kaçıncısı doğrusu ben de unuttum. Yapılan seçim sonrası açıklanan sonuçlar doğrusu Çağdaş Grup dışında kalan büyük çoğunluk için tam bir hayal kırıklığı idi. Türkiye Meslekte Birlik Platformu, 3568 Platformu ve Masum Türker Grubu istediği sonuçları alamamanın hüznü içinde ülkenin dört bir yanına dağılırken Çağdaş Grup benim bilmediğim mahfillerde herhalde şampanya patlatıyordu.
Ben de genel kurula Giresun'dan katıldığım için sabah erkenden oyumu kullanıp, hayırlısını temenni edip arkadaşlara veda etmiştim. Ankara'da bulunan yeğenimle buluşup Millet Camiinde iki rekât namaz kılıp öğleden sonra Giresun'a doğru yola koyuldum. Ama içim içime sığmıyor akşam sandıkların kapanmasını sabırsızlıkla bekliyordum. Akşam olmuş sandıklar açılmış ama istenen sonuçlar alınamamıştı. İlk açıklanan sonuçlar ümit kırıcı olarak görülüyordu. Çağdaş Grup yönetim kurulunda 7-2, disiplin kurulunda 4-1 ve denetleme kurulunda ise 3-0 gibi parlak sonuçlar açıklamıştı.
Beraber hareket ettiğimiz Salih Çakır, Hayri Öztürk ve Halil Erdem Gültekin Ankara'dan İstanbul'a dönüyordu. Onlarla gece yarılarına kadar yazıştık. Evet, sonuçlar tam bir hayal kırıklığı idi ama açıklanan gibi de değildi. Yapılan Çağdaş Grup listesi hesap mühendisliği ürünü idi. Herşey en yakın grubun 3 katı kadar oy almak mantığı üzerine kurularak yönetim kurulunda ilk 4 sıra YMM, sonra SMMM, denetleme kurulunda ilk iki sıra SMMM, sonra YMM, disiplin kurulunda ise ilk iki sıra SMMM, sonra YMM olarak yazılmıştı. Hesap ince ve kurnazcaydı. Ama hesap edilmeyen tek şey bu dönem kazanması muhtemel olanlar, işi sıkı tutacak ve Yüksek Seçim Kurulu'nda karargâh kuracaktı. Nitekim kuruldu da bu konuda Muharrem Kaya'nın çabası inkâr edilemez. YSK sürecini Ankara'da günlerce sabahlayarak geçirdi.
2019 seçimlerinde de benzer sonuçlar olmuş. Dönerken arkadaşları aramış ve hemen itiraz edilmesini söylemiştik. İtiraz dilekçesi bile yazmaktan aciz arkadaşlarımız süreci yeterince ve ısrarlı bir şekilde takip etmemişlerdi. Esasında gelinen bu süreçte artık meslek kanununda seçilecek adaylardaki unvanlar kaldırılmalı ve delegelerin kanaatleri seçim sonuçlarına yansıtılmalıdır. Oligarşik bu yapılanma 21 yüzyıl Türkiye'sine hiç yakışmıyor. Çoğulculuk dediysek bu azınlığın çoğunluğa tahakkümü şeklinde algılanmamalı. Meslek siyaseti içinde emeği olanların seçilmesi önüne bariyerler konulmamalı.
Geçmiş yılları hatırladım, nispi temsilin ilk uygulandığı 2010 seçimlerinde Türkiye Meslekte Birlik Platformu denetleme kurulu aday listesinde Bursa'dan YMM Muzaffer Koyuncu ikinci sırada Ankara'dan Recep Recai Çiftçi adayımızdı. Yine bu seçim gibi denetleme kurulunda 3-0 sonuç açıklanmış ve biz de sonucun doğru olmadığını belirtmiştik. Yapılan itiraz sonucu Çağdaş Grubun bir üyeliği düşürülmüş ve Türkiye Meslekte Birlik Platformuna verilmesi kararlaştırılmıştı. Ancak sonuç beklediğimiz gibi olmadı. Muzaffer Koyuncu, Recai arkadaşımızın olması gereken üyeliği gasp etti. Tabi o zamanki yöneticilerimiz de buna mani olmak için hiçbir şey yapmadılar/yapamadılar. Ve denetleme kurulunda o dönem iki YMM oldu.
Geçen hafta gelen bir mesaj uzun süredir beklediğimiz bir müjdenin habercisiydi. Yapılan itirazlar sonucu denetleme kurulu üyeliğini kazanan YMM Kemal Tığoğulları gönderdiği mesajında Denetleme Kurulu Başkanı olarak grubumuzu temsil etmenin onurunu yaşıyorum. Katkılarınıza teşekkür ederim diyordu. Bu tip mesajlar yapılan işin boşuna olmadığını göstermesi bakımından önemliydi. Çünkü üyeliği kabul edilen Kemal Bey, ısrarla kurul başkanı yapılmak istenmiyordu. Oysa yönetmelik açıkça başkan olması gerektiğini söylüyordu. Bu yüzden baştaki ayet meali aklıma geldi. De ki:(Artık) Hakk geldi, bâtıl zail oldu. Hiç şüphesiz bâtıl yok olucudur. İsra Suresi Ayet 81
Okunma Sayısı: 905