"Fırsatçılık, toplumsal güveni zedeliyor…"

Felaketler sonrası fırsatçılık, toplumda güvensizlik algısını derinleştiriyor

323

Türkiye'de birçok felaketin ardından görülen fırsatçılığın yangın tüplerindeki fiyat artışlarıyla bir kez daha gündeme geldiÄŸini dile getiren uzmanlar, fırsatçılık ve buna benzer olumsuz teamüllerin, toplumsal güvensizliÄŸi artırdığını vurguluyor. 

Fırsatçılık durumlarının önlenmesi konusunda Türkiye'de devlet, toplum ve bireye düşen hayati sorumluluklar olduÄŸunu kaydeden Sosyolog Dr. Berat DaÄŸ, Bu baÄŸlamda devletin adalet, eÅŸitlik ve özgürlük dengesine dayalı hukuk, siyaset, ekonomi ve eÄŸitim odaklı düzenlemelerini arttırması çok önemlidir. dedi. Dr. Berat DaÄŸ, Bir daha böyle faciaların yaÅŸanmaması adına her bir kurumun ve herkesin etkili bir ÅŸekilde harekete geçmesi gerekmektedir.  diye konuÅŸtu.

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümünden Dr. Berat Dağ, Kartalkaya'daki otel yangını ve sonrasında yaşanan yangın tüpü fiyatlarındaki artış gibi olaylarla gündeme gelen fırsatçılığı değerlendirdi.

Batılı kapitalist değerler çarpık ithal ediliyor

Türkiye toplumunun, yaklaşık iki yüz elli yıldır halka hamaset veya husumet üzerinden yaklaÅŸan seçkinci kadroların belirleyici olmaya çalıştığı bir aşırı BatılılaÅŸma sürecinden geçtiÄŸini dile getiren Dr. Berat DaÄŸ, Bu da Batılı kapitalist ulus-devletleri süreklileÅŸtiren çıkarcılık temelli deÄŸerlerin Türkiye'ye çarpık bir ÅŸekilde ithal edilmeye çalışıldığı anlamına geliyor. O nedenle Türkiye'de devlet, toplum ve bireyi bütünleÅŸtiren adalete dayalı kadim deÄŸerler güncellenmedikçe ortaya çıkan herhangi bir krizi fırsata çevirmeye çalışan insanlık dışı duygu, düşünce ve eylem örnekleri artıyor. dedi.   

Fırsatçılık toplumsal güvensizliğe neden oluyor

Türkiye özelinde düşünülürse fırsatçılık ve buna benzer olumsuz teamüllerin, toplumsal güvensizliÄŸi artırdığını kaydeden Dr. Berat DaÄŸ, Zaten Türkiye'de giderek toplumsal güven duygusunun zayıfladığı fark edildiÄŸinde ortaya çıkan fırsatçılık örneklerinin bu durumu daha da ÅŸiddetlendireceÄŸi tahmin edilebilir. Yani herkesin birbirinden şüphelendiÄŸi ve kimsenin kimseyi sevmediÄŸi bir ortamda fırsatçılık örneklerinin çoÄŸalması, bireylerin kendisini tecrit etmeye yönelmesine neden olabilir. Bu da bireyin en temel gerekliliklerinden biri olan toplumsal yaÅŸamın risk altında olduÄŸunu göstermektedir. diye konuÅŸtu.    

Toplumu merkeze alan adil ve dayanışmacı değerlerle temellenen tarihî birikim unutulmamalı

Her toplumda çıkarcılığa dayalı kültürel deÄŸerleri barındıran tarihî örneklerle karşılaşılabildiÄŸini dile getiren Dr. Berat DaÄŸ, Buradaki asıl sorun, bu örneklerin tarih ve toplum nazarında ne denli etkili olduÄŸu konusuyla ilgilidir. Bu noktada Osmanlı Devleti’nin elde ettiÄŸi mevcut kaynakların özel ÅŸahısların elinde birikmesini önleyerek topluma dağıtılmasına odaklı kadim bir geleneÄŸi olduÄŸu hatırlanabilir. Dolayısıyla bu tip krizlerde Türkiye'nin toplumu merkeze alan adil ve dayanışmacı deÄŸerlerle temellenen bir tarihî birikimi olduÄŸunu fark etmek önemlidir. ifadesinde bulundu.      

Topluma ve bireye düşen hayati sorumluluklar var

İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümünden Dr. Berat Dağ, sözlerini şöyle sürdürdü: Fırsatçılık durumlarının önlenmesi noktasında Türkiye'de devlet, toplum ve bireye düşen hayati sorumluluklar vardır. Bu bağlamda devletin adalet, eşitlik ve özgürlük dengesine dayalı hukuk, siyaset, ekonomi ve eğitim odaklı düzenlemelerini arttırması çok önemlidir. Bununla ilişkili olarak Türkiye'de toplum ve bireyin de sorumluluk ahlakı bağlamında kendi çıkarları ile öteki olanın çıkarlarını bağdaştıracak özgürlükçü örgütlülükler inşa etmeye başlaması son derece anlamlıdır. Türkiye'de yeniden devlet, toplum ve bireyin arasında bir etkileşim kurulabilirse ilk aşamada bu tür yıkıcı sonuçların azalma ihtimali artacaktır.

Bir daha böyle faciaların yaşanmaması adına harekete geçilmeli

Kartalkaya'daki yangın faciası nedeniyle duyduğu üzüntüyü de ifade eden Dr. Berat Dağ, Bir daha böyle faciaların yaşanmaması adına her bir kurumun ve herkesin etkili bir şekilde harekete geçmesi gerekmektedir. O nedenle beyhude çatışmaları bir kenara bırakıp sürekli olarak en mikro alandan en makro alana kadar adalet ve dayanışma temelli yapı ve etkileşimlerin imkânlarını arttırmak zorundayız. şeklinde sözlerini tamamladı.



Giriş: 04 Şubat 2025 | Güncelleme: 04 Şubat 2025 | Okunma: 323


Kaynak: Meryem Agan




Bu karekodu kullanarak haberi telefonunuzda görebilir ve paylaşabilirsiniz.