"Aşk psikiyatrik bir hastalık mı"

Psikiyatrik hastalıklarda görünen bulgular aşk sürecinde de görülüyor

672

Günümüz dünyasında aşkın evrensel bir olgu olduğunun kabul edildiğini ifade eden uzmanlar, çok sayıda araştırmanın da aşkın kültürel bağlamsal koşullardan etkilendiğine işaret ettiğini söylüyor. Aşkın ilişkiyi başlatıcı olduğunu dile getiren Psikiyatri Uzmanı Dr. Mert Sinan Bingöl, Aşk, kısmi kontrolümüzdedir. Daha geçicidir. Sevgi ise karşı tarafı tanımakla, bilmekle daha çok ilişkilidir. dedi.

Dr. Mert Sinan Bingöl: Aşk, neredeyse tüm psikiyatrik hastalıklara ait kriterleri bünyesinde barındıran coşkunluk hâlidir.

Üsküdar Üniversitesi NPİTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Mert Sinan Bingöl, Aşkın Nörofizyolojisi konusunu değerlendirdi.

Psikiyatri Uzmanı Dr. Mert Sinan Bingöl, ilişki kavramının insanın hayatındaki belki de en değerli kavramlardan biri olduğunu ifade ederek, bağ kurmanın önemli olduğunu ve beynin birbirini tamamlayıcı özellikte olan iki yarımküreden oluşuyor olmasına da işaret etti.

İletişim olmazsa nöronlar da insanlar da kuruyup ölüyor

Nöronlar, birbirleriyle ne kadar sık iletiÅŸim kurarsa aradaki baÄŸlantıların o kadar güçlü olacağını dile getiren Dr. Mert Sinan Bingöl, Bu nöronal baÄŸlantılar, genetik, mizaç ve çevresel etkileÅŸimler sonucunda daha çok geliÅŸir ya da geriler. DoÄŸada izole bir hâlde var olabilecek ne bir nöron ne de bir insan vardır. Karşılıklı uyarıcı etkileÅŸimler olmazsa nöronlar ve insanlar kuruyup ölürler. dedi. 

AÅŸk nedir

Aşkı, Her iki tarafın da daha iyi ilişkiler yaratabilecek olan hayal gücüyle olumlu yanılsamalara kapıldığı ve diğer kişiye kendisinin idealize ettiği önyargılı bir imgeye, ayrılmaz biçimde bağlandığı yoğun bir süreç olarak tanımlayan Dr. Mert Sinan Bingöl, günümüz dünyasında aşkın evrensel bir olgu olduğu kabul edilmekle birlikte çok sayıda araştırma bulgusunun aşkın kültürel bağlamsal koşullardan etkilendiğine işaret ettiğini söyledi.

Tutkulu aÅŸk, kendi ruhsal ve fizyolojik ihtiyaçlarımızla iliÅŸkilidir. diyen  Dr. Mert Sinan Bingöl, aÅŸkın iliÅŸkiyi baÅŸlatıcı olduÄŸunu da dile getirerek, AÅŸk, kısmi kontrolümüzdedir. Daha geçicidir. Sevgi ise karşı tarafı tanımakla, bilmekle daha çok iliÅŸkilidir. Nesnesi bellidir. İliÅŸkiyi sürdürücüdür. Özenle beslenip büyütülen bir ÅŸeydir. Sürece baÄŸlı olarak daha kalıcı olabilir. Güvenle iliÅŸkilidir. Aşık olma süreci; genetik, hormonlar, çevresel ve psikolojik deneyimlerle oluÅŸmaktadır. dedi. 

Peki aşk bir hastalık mı

Dr. Mert Sinan Bingöl, Aşk, neredeyse tüm psikiyatrik hastalıklara ait kriterleri bünyesinde barındıran coşkunluk hâlidir. Psikiyatrik hastalıklarda görünen belirtilerin ve bulguların hemen hemen hepsi bir aşk sürecinde görülebiliyor. şeklinde konuştu.

Cinsel uyaranlara erkekler daha duyarlı

Duygularının hissedilebilmesi için bilişsel faktörlerin tek başına yeterli olmadığını, aynı zamanda belli bir duyguya uygun nörokimyasal ve otonomik sinir sistemi tepkilerinin de olabilmesi gerektiğini kaydeden Dr. Mert Sinan Bingöl, şunları da ifade etti: Cinsel uyarılma sırasında aktive olan beyin bölgeleri romantik aşk sürecinde aktive olanlarla benzerdir. Aşk ve sevgi ilişkileri, beyindeki ödüllendirme sisteminin (limbik sistem) aktivasyonuna da dayanan karmaşık nörobiyolojik fenomenlerdir. Amigdala, görsel ve işitsel uyaranların kesişme noktasını oluşturması ve limbik sistem, beyin kabuğu ve beyin sapı ile yaptığı yaygın bağlantılar nedeniyle özellikle önem taşır. Erkek amigdalasının dişi amigdalasından yüzde 20 daha büyük olduğu bilinmektedir. Bu nedenle görsel cinsel uyaranlara erkek amigdalası daha duyarlıdır. Bu bilgi, erkeklerde pornografinin daha yaygın görülmesini ve kadınların neden görsel uyaranlar karşısında erkekler kadar hızlı uyarılmıyor oluşunu açıklayabilir.

Anne babanı seçemiyorsun, eşini seçiyorsun ama nasıl

İnsanların ebeveynlerini, kardeÅŸlerini ya da çocuklarını seçemediÄŸini ama kendi tercihi olarak eÅŸini seçebildiÄŸini dile getiren Dr. Mert Sinan Bingöl, Onu da büyük oranda bilinçdışı seçiyoruz. Fiziksel çekim, bir kiÅŸiyle karşılaÅŸtığımızda ilk dikkat ettiÄŸimiz özelliktir. Karşı cinsin yakışıklı veya güzel bulunması gibi dış özellikler, iliÅŸkinin erken aÅŸamalarında en önemli belirleyicilerinden biridir. ÅŸeklinde konuÅŸtu. 

Fiziksel çekiciliğin kısa süreli ilişkilerde ve tanışma sırasına daha önemli olduğunu kaydeden Dr. Mert Sinan Bingöl, Coğrafi yakınlık da çekim açısından önemlidir. Özellikle ergenlik ve sonrasında aynı mahallede, okulda, iş yerinde bulunuyor olmak ilgi duyma ve yakınlaşma olasılığımızı arttırır. dedi.

Kültürel ve sosyal normların benzer olana çekim duyulmasını saÄŸladığını da ifade eden Dr. Mert Sinan Bingöl, Evrimsel, biyolojik ve bilinçdışı normlar ise bizi zıt olana yöneltmektedir. Hem kendimize benzeyen kiÅŸileri daha çekici buluruz hem bizim gibi olan eÅŸlere kucak açarız hem de beraber uzun yıllar geçirdiÄŸimiz eÅŸimize daha çok benzeÅŸiriz. Tamamlayıcılık da önemli bir faktördür. Zıtlık ve farklılıklara raÄŸmen mutlu olabilen çiftlerde, en önemli etken uyumluluktur. diye konuÅŸtu. 

Erkeklerin cinsel çekimden daha hızlı etkileniyor

Bireyin vücudunda salgılanan hormonların cinsel istek için önemli bir etken olduğunun gözlemlendiğini de belirten Dr. Mert Sinan Bingöl, Güçlü bir ilişkide cinsel çekiciliği yok sayamayız. Cinsel çekiciliğin varlığı önemlidir. Genel çalışmalar erkeklerin cinsel çekimden daha hızlı etkilendiğini gösteriyor. Aşinalık ve benzerlik, dostluk ve anlaşmayı geliştirse de tutkulu aşk ve cinsel çekimi ateşlemek için bir ölçüde yabancılık ve benzemezlik gerekir. Son tahlilde egzotik olan erotik olur. Coolide Etkisi olarak bilinen yenilik etkisi araştırması bize gösteriyor ki dopamin kısa süreli heyecana; oksitosin ise bağlanma temelinde uzun soluklu güvenilir bir ilişkiye itmektedir. dedi.

Stres faktörlerinin, aÅŸk süreçlerini en çok tetikleyen unsurlar olduÄŸuna da vurgu yapan Dr. Mert Sinan Bingöl sözlerini şöyle tamamladı: Özellikle tutkulu aÅŸka dönüşümde bir engel vardır. Engel ne kadar fazla ise çekim o kadar artıyor. KiÅŸi kurtarıcı bekliyor bu durum aÅŸkı tetikliyor. KiÅŸi stres anında uyarılmış oluyor ve o duygunun varlığını daha çok hissediyor. 

Karşılılık unsuru aşkı besler, aşk karşılığında aşkı ister, bunu bulduğumuzda güçlü bağlanmalar yaşıyoruz. Seçtiğimiz kişinin bizden bir parça taşıdığı düşünülür bu duruma eksikliğin giderilme ihtiyacı diyebiliriz. Hayata aynı açıdan değil, aynı



Giriş: 23 Aralık 2023 | Güncelleme: 23 Aralık 2023 | Okunma: 672


Kaynak: Meryem Agan




Bu karekodu kullanarak haberi telefonunuzda görebilir ve paylaşabilirsiniz.